2016 Aralık ayında Amazon Londra ofisinde yazılım mühendisliği pozisyonu için yapılan teklifi kabul etmiştim. Bu yazıda Tier-2 vizesi ile İstanbul’dan Londra’ya taşınma süreci, şirketin sağladığı kolaylıklar ve İngiliz bürokrasisinin yolumuza koyduğu taşlardan :) bahsedeceğim. Bu işler nasıl oluyor, çoluk çocukla zor olur mu, düzenimizi nasıl kurarız, elektrik - su - doğalgaz nasıl açtırılır, ev nasıl bulunur, ev bulana kadar ne yeriz ne içeriz nerede yatarız gibi sorularınıza cevap bulacaksınız.
Teklif önce telefonda yapılacak, daha sonra yazılı olarak da email ile bildirilecek. Bu teklifte baz maaş, bonus, hisse senedi ve taşınma yardımı kalemleri bulunuyor. Kabul ettiğinizi bildirdikten sonra dokümanı elektronik olarak imzalamanızı isteyecekler. İmzayı attıktan sonra, her adımında yönlendirileceğiniz uzun bir süreç sizi bekliyor (takriben üç - altı ay). Bizim imzadan Londra’ya varış beş ay sürdü.
Taşınma yardımı uçtan uca bütün taşınma sürecini kolaylaştırıyor. İsterseniz bunun yerine doğrudan nakdî yardım da alabiliyorsunuz, tercihinizi soracaklar. Benim tavsiyem taşınma yardımını olduğu gibi almanız - belki bekar arkadaşlar nakdî yardım almayı düşünebilir ama bu durumda bütün taşınma sürecini kendi başınıza yürütüyorsunuz. Taşınma yardımı neleri kapsıyor bir bakalım:
Bunlar bütün çekirdek aile fertleri için geçerli. Yani uçak bileti hepiniz için alınıyor, vize başvuru ücretleri hepiniz için ödeniyor gibi. Taşınma yardımı Amazon’un anlaştığı ve bu işler üzerine uzmanlaşan başka bir firma tarafından koordine ediliyor. Kafanıza takılan her şeyi bu firmadan size atanan kişiye sorabiliyorsunuz. Zaten siz sormadan onlar size ulaşıp bir telefon görüşmesi ayarlıyorlar, bu görüşmede bütün detayları aktarıyorlar. Bu kalemlerden bazılarını önce kendiniz karşılıyorsunuz ve daha sonra masraf formu doldurarak geri alıyorsunuz. Uçak bileti, ev bulma hizmeti, geçici konaklama ve nakliyat gibi ağır kalemleri doğrudan şirket hallediyor, merak etmeyin. Eğer iki seneyi doldurmadan şirketten ayrılırsanız, sözleşme gereği, çalışmadığınız süreyi toplam süreye oranlayarak hesaplanan miktar kadar taşınma yardımını geri ödüyorsunuz. Yani diyelim ki taşınma yardımı şirkete £20000’e mal oldu ve siz 18. ayın sonunda ayrılacaksınız, bu durumda £5000 geri ödüyorsunuz.
Birleşik Krallık’ta çalışabilmek için İngilizce yeterliliğinizi ispatlamanız gerekiyor. Bunu yapmanın iki yolu var, ya IELTS sınavına gireceksiniz ya da eğer ingilizce eğitim veren bir üniversiteden mezunsanız UK NARIC’e başvurup diplomanızı onaylattıracaksınız. Ben ikinci yöntemi seçtim çünkü IELTS tarihleri bana uymuyordu ve açıkçası sınava girmeden geçmek işime geldi. İngilizce yeterliliğinizi ispatlamadan vize başvurusunda bulunamıyorsunuz.
Taşınma yardımını nakdî olarak almasanız dahi size belirli bir miktar nakit para veriyorlar ve bu parayı İstanbul’da mı yoksa Londra’da mı almak istersiniz diye soruyorlar. Londra’da almak daha kolay vergi açısından, çünkü diğer türlü Türkiye’deki vergiyle de uğraşmanız gerekecek. Fakat diğer taraftan, Londra’ya ilk gittiğinizde nakit paraya ihtiyacınız olacak ve bu parayı almak için önce banka hesabı açtırmanız gerekiyor ki bu da biraz vakit alabiliyor. Ben kendi birikimimden yaklaşık £8000 yanıma almıştım, iyi ki de almışım çünkü nakit yardımını ancak Londra’ya gittikten bir ay sonra alabildim.
Eğer mobilyalarınızı ve evi genel olarak taşımak istiyorsanız, uluslararası bir nakliye firması gelip herşeyinizi hallediyor. Biz elimizi sürmedik gibi bir şey, adamlar mutfaktaki kuru gıdayı bile paketledi. Tabii gıda maddesi götürmek pek mantıklı değil, gümrükte sorun çıkabilir. Biz gıdayı paketletip eşe dosta verdik :) Ev taşımanın tek zorluğu, gümrük işlerini sizin takip edecek olmanız. Nisan 2017’de değişen yasa gereği, Birleşik Krallık gümrüğü artık işlemleri online olarak bizzat eşyaların sahibinin yapmasını istiyor. Biz de tam Nisan ayında taşınıyorduk, o yüzden bayağı gecikmişti eşyalarımızın gelmesi. Şöyle ki, 14 Nisan’da paketlenip kamyona yüklenen eşyalarımız 5 Haziran’da Londra’daki evimize teslim edilmişti. Detaylar için https://www.gov.uk/moving-to-uk adresine bakabilirsiniz. Doldurulması gereken beyanat formu ise https://www.gov.uk/government/publications/application-for-transfer-of-residence-tor-relief-tor01 adresinde. Gümrük işlemleri için online formu doldurduktan sonra bekliyorsunuz. Ta ki size HMRC’den bir mail gelene kadar. Bu mailde “residence relief” transferinizin onaylandığı bilgisi ve onay numaranız oluyor. Bu onay numarasını nakliye firmasına gönderiyorsunuz ve onlar da böylece eşyalarınızı uluslararası yolculuğuna çıkarıyor.
Size tercihinizi soracaklar, Londra’nın neresinde kalmak istersiniz diyecekler. Kesinlikle merkezi tercih edin, bizim kaldığımız yer Bank istasyonuna yürüme mesafesinde ve St. Paul katedralinin dibindeki bir managed apartmandı. Bunlar ev-otel arası, oldukça konforlu ve ailecek çoluk çocuk uzun süre rahatlıkla kalabileceğiniz yerler. Biz üç yaşındaki çocuğumuzla gayet rahat etmiştik. Merkezi olmasının bir avantajı işe kolay gidebilmeniz, mesela benim işe gitmem yürüyerek yedi dakika sürüyordu. Diğer bir avantajı da şehri keşfetmenizi kolaylaştırması. Zaten pek çok görülecek yer merkezde, biz geçici ikamette kaldığımız 50 günde gezdiğimiz kadar asıl eve yerleştikten sonra gezmemişizdir. Bu evlerin içerisinde fırın, ocak, bulaşık makinesi, TV, WiFi, ütü ve hatta bazılarında çamaşır makinesi bile bulunuyor. Bizim kaldığımız dairede çamaşır makinesi yoktu ama ortak kullanımlı kocaman bir çamaşır katı vardı, orada istediğimiz zaman çamaşır yıkayabiliyorduk. Geçici ikametgâh normalde bir ay süreyle veriliyor fakat eşyalarınızın gecikmesi veya ev bulamamanız durumunda süreyi uzatıyorlar ve masrafı da karşılıyorlar. Bizim durumumuzda, gümrük yasalarındaki değişiklikten dolayı eşyaların gelmesi gecikmişti.
İngiltere’ye ne zaman gitmek istediğinizi seçebiliyorsunuz, ben işe başlamadan iki hafta önce ailemle beraber tek seferde gitmeyi seçmiştim. Tercih sizin, tabii BRP kartı olmadan işe başlayamadığınızdan bu kısıt dahilinde seçiminizi yapın. Bazı arkadaşlar önce kendi gelip işe başlayıp daha sonra ailesini getirdi, o da bir hareket tarzı.
Londra’ya vardığınızda ilk iş gidip polise ben geldim, şu adreste kalıyorum demek. Bunu yapmak için Overseas Visitors Records Office’e gitmeniz gerekiyor. İçeride muhtemelen bir sürü Türk göreceksiniz, şaşırmayın. Burada hatırladığım kadarıyla dikkat etmeniz gereken en önemli husus, kağıdı imzalarken kutucuğun dışına taşırmamanız. Ben taşırdım, adam git yeni kağıt al dedi böyle olmaz dedi. Hemen yakında bir fotokopicide PC’den bağlanıp kağıdın çıktısını aldım ve tekrar imzaladım. Buradaki işlem için randevu almaya gerek yok, biz öğlen gitmiştik 15-20 dakika falan sürdü. Kendi evinize taşındıktan sonra da mahallenizdeki polise gidip adres değişikliğinizi bildirmeniz gerekiyor. Aynı şekilde, her ev değiştirdikten sonra polise bilgi vermek gerekiyor ki kayıtlarını güncellesinler. Hemen hemen her şey online halledilebiliyorken bu niye kağıt üzerinden yürüyor bilmiyorum.
Birleşik Krallık vizeniz çıktığı zaman bir bakın, göreceksiniz ki vize sadece bir haftalık. Asıl oturum iznini daha sonra Londra’da alacaksınız ve buna BRP deniliyor. Bizim kimlik kartı gibi bir şey ve bu olmadan ülkeden çıkıp girmek mümkün olmuyor. Fakat İngiltere’de bulunduğunuz süre zarfında yanınızda taşımanıza da gerek yok, sadece işin ilk gününde bunu görmek istiyorlar çünkü bu kartı almadan yasal olarak çalışmanız mümkün değil. Kart sizin vizeyi alırken belirttiğiniz adrese en yakın postaneden alınıyor ve kartı almak için belirli bir zaman aralığı var, kaçırmamak lazım. Kartı nereden ve hangi zaman aralığında alacağınız, vizeyi aldığınız sırada size verilen onay mektubunda yazıyor.
İngiltere’de bankalar randevu usulü çalışıyor, email ile bir randevu alıyorsunuz. Banka hesabınız olmadan hiçbir şey yapamıyorsunuz, ne ev kiralanıyor ne nakit yardımını alabiliyorsunuz. Gerekli belgeler şöyle:
Eğer taşınma yardımı aldıysanız işiniz çok kolay. Size tahsis edecekleri bir emlak uzmanı her şeyi halledecek. Siz sadece bütçenizi ve şehrin ne tarafında yaşamak istediğinizi, nasıl bir ev istediğinizi tarif edin. Emlak uzmanı ile telefonda daha İngiltere’ye gitmeden konuşacaksınız ve o size uygun evleri bulup randevularını alıp gerekli ayarlamaları yapacak. Anlaştığınız gün geldiğinde, o gün boyunca size yaklaşık 8-10 ev gösterecek. Ben Londra’ya vardıktan iki gün sonra ev bakma turuna çıkmıştık. Evi beğendiniz, önce teklif yapıyorsunuz. Ben bu eve şu kadar veririm diyorsunuz ve daha sonra beklemeye koyuluyorsunuz. Depozito uygulaması değişebiliyor ama genelde bir kira oluyor ve devlet güvencesindeki bir hesaba yatırılıyor. Evden çıkacağınız zaman hasar tespiti yapılıyor ve herhangi bir problem/anlaşmazlık yoksa paranızı geri alıyorsunuz. Ben bu yazıyı yazarken hala daha depozito elime geçmedi, evden çıkalı 40 gün oluyor. Biraz zaman alıyor bu da. Bazı ev sahipleri kendilerini garantiye almak için depozitoyu fazla isteyebiliyorlar. Benim ev sahibim iş sözleşmemde “üç ay deneme süresi” ibaresini görünce, benden üç aylık depozito istemişti ve ben de vermiştim. Üç ay sonunda deneme sürem bitince, iş yerimden deneme süresini başarılı geçti gibi bir yazı alıp ev sahibine ilettim ve iki kira depozitoyu geri verdi. O yüzden Londra’ya giderken yanınızda en azından £8000 falan olsun. Evlerin çoğunluğu oldukça eski. Bize gösterdikleri bazı evler vardı ki, emlak uzmanı bile utandı kusura bakmayın dedi böyle olacağını bilsem bu evi hiç göstermezdim diye. Ev mevzusunu daha Londra’ya gitmeden çalışmaya başlayın. En azından kalmak istediğiniz semtleri belirlemiş olun. Çalışacağınız ofisin yerini de dikkate alarak aylık yol masrafınızı planlayın.
Üç kişilik bir aile için, abartmadan gezme/tozma ve dışarıda yemek de dahil aylık masraflar yaklaşık olarak şöyle:
Toplamda £3500’e gül gibi geçinip gidiyorsunuz. Elbette bu harcamalardan kısabileceğiniz kalemler var, bence en az £500 kısıp £3000’e de iyi bir standartta yaşanabilir.